21 Haziran 2011 Salı

Yağmurlu bir gün

Eve gitmeye hazırlanırken birden telefon çaldı. Arayan annemdi. Beraber yurtdışı pasaportumu almaya gitmeye karar verdik. Bazı sebeplerden dolayı türk pasaportumu kullanamayacağım bu yaz.

Alamadık tabii, rus pasaport'um yanımda olmadığı için vermediler, ne fark edecekse artık zaten pasaport çıkmış ver elimize kurtul ama yok işte.

Neyse, oradan da annemle kuaför'e geçtik. Geçen pazartesi saçlarımı bir kuaför çok kötü kesmişti, saçlarımı toptan mahvetti kaltak karı. 'Artık kaybedecek bir şeyim yok, saçlarım mahvolmuş mahvolacağı kadar' diyip girdim güzellik salonuna. Saçlarımı biraz daha kestirmek zorunda kaldım ama şimdi düzgün bir şekilde kat kat kesilmiş saçlarım var. Kuaför'den çıktığımız zaman moralim kötüydü, uzun saçlarımı özledim diye trip atıp duruyordum anneme. O'nun da moralini bozdum triplerimle.. Ki akşam'a doğru aynaya tekrar baktığımda saçlarım çok güzel oldu diye sevinçten zıplamaya başlamıştım.

Düzelirim diye aldı beni kıyafet mağazasına getirdi. Etek, üst, birde beyaz up-uzun bir elbise aldım, annem de kendine elbise aldı. Çıktığımızda baya düzelmişti moralim, e tabii alışveriş yapmayı kim sevmez! Canım annem!

Oradan da dedeme geçtik. Çay içtik, anneme yaptığım kek'i ikram ettim, çok beğendi. Ha, birde annemin Bella adında bir köpeği var, ufak ve tatlı bir şey. Bugün gittiğimiz yerlere hep onu da götürdük. Uslu bir şekilde durdu yanımızda, sevimli şey.

Anne annemin gjel koleksiyonundan (Rusların geleneksel seramik sanatı)



Bahçedeki ağaçları çekecektim ki ilginç bir fotoğraf oldu. Ağaçlar ne güzel gözüküyor değil mi? :)) Sonra da bu fotoğrafı texture olarak yukarıdaki fotoğraflara uyguladım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder